Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | yalnız olmak | be lonely f. | ||
I don't think that Tom is lonely. Tom'un yalnız olduğunu sanmıyorum. More Sentences |
||||
Genel | yalnız olmak | be alone f. | ||
I prefer to be alone. Yalnız olmayı tercih ederim. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Deyim | yalnız olmak | be on (one's) pat [australia] f. | ||
Deyim | yalnız olmak | be on (one's) pat malone [australia] f. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | evde yalnız olmak | be home alone f. | ||
I'll be home alone all night. Bütün gece evde yalnız olacağım. More Sentences |
||||
Genel | evde yalnız olmak | be alone at home f. | ||
Idioms | ||||
Deyim | yalnız/bekar olmak | be on the market f. | ||
Deyim | yalnız kalmaları uygunsuz olarak görülen genç çifte eşlik eden üçüncü kişi olmak | pick gooseberry [obsolete] f. | ||
Deyim | görüşünde yalnız olmak | be in a minority of one f. | ||
Deyim | bir konuda yalnız/tek başına olmak | be in a minority of one f. | ||
Deyim | düşüncesinde yalnız olmak | be in a minority of one f. | ||
Deyim | yalnız başına olmak | be on (one's) pat [australia] f. | ||
Deyim | yalnız başına olmak | be on (one's) pat malone [australia] f. | ||
Deyim | yalnız kalmak/olmak | be on (one's) tod f. | ||
Speaking | ||||
Konuşma | yalnız olmak zorunda değilsin | you don't have to be alone expr. | ||
Slang | ||||
Argo | güvenilmez kişilerle vakit geçirecek kadar yalnız olmak | be hard up f. |